İLİŞKİLER VE DİŞİL ERİL DENGE
Yeniçağ’ın insanı gönüllü birliktelikler, titreşimsel ilişkiler yaşayacak. Bir ilişki yaşamak istiyorsan önce gerçek iletişimin ne olduğunu öğrenmelisin. Ego merkezli olan sevgide, daima karşılık beklenir. Sen seversen, o da seni sevecektir. Sen iyiysen, o da iyi olacaktır. Bazı şeyleri yapıyorsan uygun olacak, yapmıyorsan uygun görülmeyeceksindir. Dünyasal sevgi daima beklentiler, bir alışveriş yani birtakım normlar üzerine kurulmuştur. Oysa koşulsuz, ilahi olan sevgide karşılık beklenmeyen bir durum vardır. Kalpten gelen, sadece sevmek amacıyla var olan bir sevgi türüdür bu. Mutluluk dışarıda aradığın bir şey değil; o çünkü zaten içinde. O mutluluğa ulaşacaksın. İçindeki o derin coşkuya ulaştığında onu koşulsuz olarak kabule geçeceksin. Kıskançlık, sahiplenme gibi bağımlılık duyguların ortadan kalkacak. Aldatma diye bir kavram söz konusu olmayacak artık çünkü çiftler herhangi bir dayatma, bir kurallar bütünlüğü ya da bir toplum baskısı olmadan sadece birlikte olmak istedikleri için birlikte olacaklar. Yeniçağ’ın insanı gönüllü birliktelikler, titreşimsel ilişkiler yaşayacak.
Bir ilişki yaşamak istiyorsan önce gerçek iletişimin ne olduğunu öğrenmelisin. Acaba gerçek iletişim derken ne demek istiyorum?
Gerçek iletişim etki ve tepki koymadan kendini ifade etmektir.
Erkeklerin hâkim olduğu, reis olduğu bir dünya vardı eskiden. Ancak zamanla kadınlar biraz adım attılar ve bazı olanlarda erkeklerle eşit haklara kavuştular. Ancak daha sonra feminizm ortaya çıktı ve kadının erkekten daha üstün haklara sahip olması gerektiğini savunuldu. Ancak dünyada hiçbir “izm”in başarılı olamadığı gibi feminizm de başarılı olmadı. “İzm”ler başarılı olamaz; onlar çökmeye mahkûmdurlar. Çünkü hepsinin içinde bir fanatiklik vardır. Ayrıca tekil olarak da var olamazlar çünkü mutlaka karşıt kutuplarını yaratırlar. Kadın ve erkek ilişkilerinin bir dengelenmesi gerekiyor ve şu anda dünya bu dengeye doğru ilerliyor. Bugüne kadar daha çok erkeklerin üstünlüğü var gibi görünüyordu ama unutmamalı ki her üstün olan şey, aynı zamanda, kendi içinde zayıflığı da barındırır. Yeniçağ’da ilişkiler güç odaklı olmayacak. Tersine, ilişkilerini şefkat, merhamet, coşku, koşulsuz sevgi gibi gerçekten özüne ait duygular içinde yaşayacaksın. Aksi halde insanın DNA’sı titreşimsel olarak değişemez. Hâlâ ego ya da kaba madde formatında kalır; eğer eğilemez ve bükülemezse de o zaman iyiden iyiye kırılır hale gelir. DNA’nın ışık hızına ulaşması için, egosal duygularının temizlenmesi gerekiyor. Bütün kadim öğretiler “ego”nun temizlenmesi, arındırılması gerektiğini söylemiştir.
Şimdi öze inme zamanı.
İnsan kendini kadın-erkek diye ayırmak yerine, kendi içinde dişil ve eril dengeleri bularak o dengeler üzerinden hareket etmesi gerekiyor.


