Skip to main content

FREKANSIMIZ VE BİZ

Bedenlerimizin frekansını yükseltmek gerekiyor deniyor da her yerde neden bunu yapmak zorundayız? İnsan enerji bedenlerinin ilki ve biyolojik bedenininde görünmez kopyası olarak kabul edilen  ‘eterik beden’ sevgili dostlar. Eterik beden, fiziksel olarak göremediğimiz, kendine özgü dalga boyu ve frekansı olan, fiziksel bedenin gerçek anlamda bir kopyası kabul edilen bir beden ve fiziksel bedene çakra sistemi vasıtasıyla bağlantılı olduğu söyleniyor. Eterik bedenin kendine özgü bir frekansı var. Kendi enerji kimliği var ve bu kimlik, bizim 7 ana çakramızın sağlığı ve durumuna göre belirleniyor.Her bir ana çakranın kendine ait bir frekansı var. Özellikle şifa çalışan arkadaşlar bunu ellerinde de hissederler çakra çalışması yaparken. Kişinin alttaki çakraları tıkandığında ki buna blokaj diyoruz bu çakralar düşük enerji seviyesinde olacak ne yazık ki.  Bizim farkındalığımızla eterik bedenimiz arasında doğrudan enerjik bir ilişki var sevgili dostlar. Farkındalığımız yani bilincimiz BİZ’iz Bilinç deyince ne gelmeli aklımıza tüm düşüncelerimiz, inanç kalıplarımız, zekamız, tüm davranışlarımız ve duygularımız tüm bunların hepsi bilinç. Bilincinde belirlir frekansı ve titreşimi var. İşte bu bilinçli enerjimizde çakra sistemimizi besliyor. Çakralarımız düşük frekansta çalışıyorsa bilinç seviyemiz ve enerjimizde bir sıkıntı var demek. Bu yüzden, kişisel yükselişin altında yatan en önemli temellerden birisi de tabiki farkındalığımızı arttırmak. Bunu yapabilmek içinde hayatımızda büyük değişiklikler yapmaya başlamak zorundayız.

Çakralarımızı bloke eden o enerjiyi salıvermek için tamamen yepeyeni bir düşünce, inanç ve davranış şeklini benimsemek gerekiyor. Zihin yapımızı değiştirmeye başladığımızda yeni bir enerji yaratmaya da başlıyoruz. Biz reiki ile bunu yapıyoruz çakralarımızın enerjisini en dengeli ve uyum içerisine getiriyoruz. Başkalarının başka yöntemleri de var. Mindfulness bakış açısı, meditasyonlar , nefes çalışmaları yaptığımız tüm çalışmalar sonucunda enerji sistemimizin frekansını değiştiriyoruz. Her birimizin ilk hedefi kendini gerçekleştirmek bence. Kendimizi öğrenmek, gelişmek beraberinde bütünü oluşturan diğer herşeyi de anlamayı getiriyor beraberinde. Ve sonra da tekrar bizi yaratan o kaynağa geri dönüyoruz. Hepimizin yolu kendine özgü ve güzel. Hepimiz kendimizi ve yaratılışı anlamak üzere yoldayız. Hepimizin öyküsü bambaşka. Bu yüzden ruhumuzla buluşmak için hep yeni deneyimlerle yelken açmak bence çok önemli. Aynı düşünce ve gelişim kalıplarına takılıp kalmak yerine farklı farklı  ruhsal deneyimleri öğrenmek, denemek en azından onlara da alan açmak çok kıymetli. Benim bakış açımda günah, yargılama, cezalandırma, cennet ya da cehennem gibi şeyler çoğu insanın inandıkları gibi değil. Bu dünyaya geliyoruz kendimizi tanımaya çalışıyoruz ve o kaynağa geri dönüyoruz. Kendimizi tanımıyorsak zaten bir cehennemdeyiz. Ama farkındalık yolunda ilerliyorsak ruhumuza doğru attığımız her adım da cennette var. Ben böyle düşünüyorum sen başka türlü düşünebilirsin. Sonsuz bir sevgiden geldik ve o sonsuz sevgiye de geri döneceğiz. Defterimizi dürüp bedenimizi terk ettikten sonrasında benim bakış açımda cennetler cehennemler yok. Şeytanlar melekler de yok. Sadece o sonsuz sevgi var. Benim yolum bu. Bu yüzden ne siz benim gibi inanın ne de beni sizin inandıklarınıza inanmam için kasmayın. Özgür irade yasasına melekler bile saygı gösterirken bu dünya da hiç birimizin haddi değil bence başka türlü davranmak. Sevgi sizi de beni de kutsasın. Sevgiler. Gamze.