KUANTUM KURAMI VE İNSAN – 2. Bölüm
Doç. Dr. Haluk Berkmen’in açıklamalarından aklımdan kalanları ki bana göre açık ve sade en iyi açıklamayı yapan bir kaynaktı bir önceki yazımda sizlerle paylaşmaya başlamıştım. Bu yazı ona devam niteliğinde olduğundan önce onu okumanızı tavsiye ederim. “Biz insanlarda sonsuz ve tümel ruhtan ortaya çıkan varlıklar olduğu bilgisi ile kuantumun bu bilgisini birleştirince sevgili dostlar ruhumuzla bağımızın hiç kopmayacağını görebiliyoruz. Kimi insanların ruhları ile bağlantıları kopuk diyebilirsiniz o da doğrudur. Çünkü insan da bir de özgür irade kavramı var. Belki de kopartmayı ve hissetmemeyi seçmiştir kim bilir!” Demiştik en son. Kaldığım yerden devam ediyorum.
Çevremizdeki tüm nesnelerin de hem dalgasal boyutları hem de parçacık boyutları var ve onlarda aynı kaynağa bağlılar. Bu yüzdendir ki deneyler yapıldığı zaman nesnelerin ya parçacık veya dalga özellikleri ile karşılaşıyoruz diyor Berkmen. Bunlar ayrı gayrı değiller ve her iki özellikte bir arada bulunuyor ve bu ortak özelliğin ortaya çıkışına “Enerji” adı veriliyor. Bu enerji evrenseldir ve her var olan nesnenin esas değişmez dokusudur. Biz de Reiki çalışmalarımızda bu enerjiyi kullanıyoruz. Aranızda olan Reikicanlar bu konuya tanıdıklar. Her insan istediği taktirde evrensel enerjiyi harekete geçirip bir iletişim kurabilir dostlar bunun adına da ‘İstek Yasası’ diyoruz. Evet, bu yetenek her insanda var ama istek olmayınca da bu yetenek harekete geçemiyor. İnsan kendini beş duyu ile kısıtlamadığı taktirde bu istek yasasını harekete geçirerek birçok açıklanması zor olan işler başarabilecek güce de sahip. Öncelikle en önemlisi an içinde bulunmak ve trans (vecd) haline geçerek zaman kavramından uzaklaşmak gerekiyor. Mindfulness, nefes çalışmaları, meditasyonlar, zikir ve benzer çalışmalar sonrasında varılan derin vecd halleri hepsi bu yolda destekçimiz. İnsan istemedikçe kendisine hiçbir ruhsal bilgi aktarılmıyor sistem de ve duyular ötesi algılama da aynı şekilde istek yasası sayesinde gerçekleşiyor.
Fakat bu istek determinist yasalarla açıklanamaz diyor Berkmen. İnsan her istediğini yapabilme becerisine sahip değildir. Bunu böyle sananlar aslında egolarına oldukça fazlaca önem verenlerdir. E bir önceki paragraf ne ola ki Gamze dediğinizi duyabiliyorum J Neden her istediğimizi yapamayız çünkü, görelilik ve belirsizlik doğanın temel yapısında bulunmaktadır da ondan. Kuantum Kuramı “mutlak gerçek” kavramını da “muhtemel (olası) gerçek” kavramı ile değiştirmiştir. “Olası gerçek” görüşüne göre: Deney yapıp (karar verip) sonuç ortaya çıkmadıkça gerçek hakkında bilgi sahibi olamazsınız. Olası gerçek kavramına “potansiya”, yani “gerçekleşmesi mümkün olan fakat henüz gerçekleşmemiş olan” olarak da bakabiliriz. Hepimizin bildiği “potansiyel enerji” kavramında gerçekleşmemiş olan iş yapma kapasitesi gizlidir. Bu kavramın en genel şekli olan “potansiya” kavramında “var olma kapasitesi” yatar. Şu halde varlık veya gerçek dediğimiz oluşumu mutlak olarak değil, sadece göreli bir gizli kapasite olarak düşünebiliriz diyor Berkmen.
Bizdeki bu kapasiteyi harekete geçirmek için yin en temel yere hatta noktaya geliyoruz sevgili dostlar. An’a geliyoruz. An içinde tüm varlığımızla bulunmamız ve o an içerisinde her ne yaşanıyorsa coşku ile o yaşanan olaylara katılmamız, fakat bunu yaparken de asla bencil olmadan bütünün en yüksek hayrını gözeterek, çıkarlarımızı dâhil etmememiz gerektiğini bilmemizde fayda vardır. Ayrıca hayatı da kendi bakış açımızdan iyi ve kötü diye yargılamadan bize hayatın getirdiğini olumlu veya olumsuz bir ev sahibi gibi karşılayıp ağırlayıp yolcu etmek kıymetli bizler için. O zaman hayat akıyor bizde ve biz hayatla akmaya başlıyoruz. An’daki sonsuz potansiyelleri kaçırıp egomuzun arzu ve istekleri ile kurguladığı dünyada olanı iyi, kötü diye etiketleyerek at gözlüğü ile egomuz tarafından güdülerek hayatta var oluyoruz. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sevgi ile kalın. Gamze.


